Eylül-Ekim Umre Turları
Umre Turlarında 21.yıl

Zemzem Kalbin Susuzluğu

Zemzem
Kalbin Susuzluğuna akan nur

İndin Kâbe'nin gölgesine, Sükûtla konuşan taşlara dokundum. Ve işte orada...
Kalbime akan bir sessizlik içinde, toprağın göğsünden çıkan O kadim nefesi duydum; Zemzem...
Bu su, su değil;
Rahmetin dile gelişidir.

Bir annenin arayışı, bir çocuğun duası, bir Peygamberin tevekkülüyle yoğrulmuş ışıklı bir
cevaptır.

Ey arayan,
Zemzem'e yaklaşırken ayakkabılarını değil, zannını çıkar ayağından. Çünkü bu su, gönle göre
akseder.

Yedi defa Safa ile Merve arasında koşan aşkın yorgunluğudur. O,
arayıştan doğan vuslattır. Sonsuzun göğsünde açan bir sabır çiçeği,
Hz. Hacer'in teslimiyetiyle sulanmış bir rahmet menbaıdır.

Zemzem, taştan çıkmaz; tevekkülden doğar. Kurumuş çölün değil, kurumuş kalbin ortasında yeşerir.
İçindeki niyetle birleştiğinde bir kelimeye dönüşür: "OL."
Ve olur...

Susuzluk şükre döner, arayış secdeye bürünür.
Dervişin testisiyle taşıdığı bu nur, yalnızca hararetini almaz dünyanın, nefsini de usulca
söndürür. Suyu içerken fark edersin;
Asıl susuzluk dilde değilmiş, ruhundaymış. Zemzem içilen değil, içeren bir hakikattir. Her
damlasında bir sır gizlidir. Her yudumda bir tecelli...

Bir yudum alırsın, fakat içindeki bin yıllık yangın sönmeye başlar. Kalbin göğsüne serin bir ayet
iner,
Ve sen bilirsin;
Bu su, semadan düşen bir hatırlatmadır sana: "Sen fanisin, ama Rabbin bâkidir."

Zemzem, Allah'a güvenenlerin toprağından, sabırla kazılan kalplerin bağrından, ihlâs ile akan bir
nehir gibidir.
Kimi içince şifa bulur, kimi içince secdeye kapanır, kimi içince artık konuşamaz...
Çünkü o an kalp, kelimelerin ötesine geçer.

Ey dost;
Bir gün yollar seni de Kâbe'ye düşürürse, eğil ve iç O sudan, fakat yalnızca bedenini değil, niyetini
yıka...

Zemzem, sana seni içirir ve sen sonunda anlarsın; sen de bir damla Zemzem'din aslında, Hakikate
akmak için gönderilmiş...

Dr. Özer Akpınar
Araştırmacı-Tarihçi

Diğer Başlıklar