Zemzem Yalnız Bir Su Değil
Zemzem
İlahi kaynağın kalbinden akan nur.
Zemzem, yalnız bir su değil,
semânın kalbinden yeryüzüne düşen bir sırdır.
Kıyamete dek tükenmeyen bir rahmet,
Hz. İbrahim’in duası,
Hz. Hacer’in sabrı
ve Hz. İsmail’in susuzluğunda yoğrulmuş bir inayettir O…
İnsanın içindeki susuzluğa seslenen ilahi bir cevaptır, Zemzem…
Ne zaman ki kalbin çölleşir,
ne zaman ki ruhun çatlar özlemlerle,
Zemzem, orada bir serinlik,
orada bir teselli olur.
Tasavvufta her su, hayatın ve bilginin sembolüdür.
Ama Zemzem, sadece bilgi değil; irfandır.
Sadece hayat değil;
Hayy olanın kendisinden gelen hayattır.
İçtikçe temizler seni,
sadece bedenini değil;
niyetini, kalbini ve kaderini arındırır.
Zemzem, aşkın içilebilir halidir.
Hz. Hacer’in arayışında saklı olan tevekkülün sıvı halidir.
Yedi defa Safa ile Merve arasında aranan rahmetin,
beklenmeyen anda zuhur edişidir.
İşte bu yüzden,
bir müridin gönlü ne zaman kurursa,
bir dervişin iç dünyası ne zaman çoraklaşırsa,
Zemzem’e yönelir.
Sadece içerken değil,
niyet ederken doyar.
Dervişler der ki:
“Zemzem, niyetine göre şekillenir.
İçen ne arasa, onu bulur.”
Bu yüzden bir arif,
onu içerken yalnızca susuzluğunu değil,
hiçliğini hatırlar.
O su, onu içene kendini hatırlatır.
Aslı sudan olan insan,
aslını Zemzem’de yeniden bulur.
Zemzem, bir sabır mucizesidir.
Tavafın ritmiyle dönen kalplerin,
Safa ile Merve arasında koşan sadakatlerin,
hicretin, bekleyişin ve tevekkülün içilebilen duasıdır.
İçerken gözlerin dolarsa, bil ki,
Zemzem sadece su değildir.
O, kalbinin tam ortasına dokunan bir zikirdir.
Bir hatırlayıştır.
Senin kim olduğunu ve kime ait olduğunu fısıldayan latif bir lütuftur.
Ve bazen susuz kalmak,
sadece Zemzem’i aramayı öğrenmektir.
Çünkü Zemzem,
arayana değil,
aramayı bilene nasip olur.
Dr. Özer Akpınar
Araştırmacı – Tarihçi
Diğer Başlıklar