Ravza 5
Ravza – 5
“Ravza’da İlk Selam”
(Sessizliğin en yüksek duası)
Ravza’nın kapısına vardığımda, gönlümde bin yıllık bir hicran, dilimde titrek bir:
“Esselâmü Aleyke yâ Resûlallâh...”
Ne söyleyeceğimi unuttum. Çünkü burası dillerin sustuğu, sadece kalbin konuştuğu bir makamdır.
İlk adımı atarken, toprakla aramdaki mesafe azaldı; ama aramızdaki edep arttı. Çünkü O oradaydı...
Ve ben, O’na yıllardır söyleyemediğim her duayı gözlerimle sunmaya geldim.
“Edeple Eğilen Bir Kalp”
Bu ilk selam, ne sadece bir cümledir, ne de yalnızca bir alışkanlık.
Bu selam, bir ümmetin hasretiyle çatlamış yüreğinin Efendisiyle yeniden buluştuğu andır.
Selam verdim...
Ama önce gözlerim secdeye indi, sonra gönlüm diz çöktü.
Bir selamda, yılların özlemi; başka asırların ümidi vardı.
O’nun huzurunda durmak, bütün benliğiyle kendini yok bilmektir.
Çünkü O, âlemlere rahmetti;
ve ben bir hiçken, O’nun duasında anılan bir ümmet olmuştum.
“Gözyaşıyla Süzülen Sessiz Kelimeler”
Dillerde salavat vardı; ama dudaklar kupkuruydu.
Çünkü kalp öyle doluydu ki, sözlere yer kalmamıştı.
Selam verdim... ve gözlerim doldu.
Çünkü içimde şu soru yankılandı:
“O’nun sünnetine ne kadar sadık kalabildim?”
Bu mahcubiyet gibi çöktü içime.
O’na “Esselâmü aleyke” dedim,
ama aslında niyetim şuydu:
“Beni affet yâ Resûlallâh.”
O’nun ismiyle ısınan gönlüm,
O’nun huzuruyla bir kez daha titredi.
“Bir Selam, Bir Vuslatın Başlangıcıdır”
Ravza’da verilen o ilk selam,
sadece bir ziyaretin değil,
bir dönüşümün işaretidir.
Çünkü kim bu kapıdan içeri girerse, eskisi gibi çıkamaz.
O selam, gönlün kıblesini yeniden tayin eder.
O selam, aşkın adıdır.
O selam, edebin niyazı, aşkın en sessiz secdesidir.
Özer Akpınar
Araştırmacı – Tarihçi
Diğer Başlıklar