Temmuz`da Umre Turları Başlıyor
Umre Turlarında 21.yıl

Mikât Eşiğin Sırrı ve Sonsuzluğun Daveti

Mikât

Eşiğin Sırrı ve Sonsuzluğun Daveti

Mikât...
Zamanın değil, niyetin durduğu yerdir.
Yolculuğun başladığı değil, kendinden çıktığın eşiğin adıdır.
Dışarıdan bakıldığında bir sınırdır;
İçeriden bakıldığında ise bir varoluş teslimi...

Bedenin kıbleye yöneldiği,
Kalbin sonsuzluğa döndüğü ilk duraktır.

Mikât;
Sadece bir mekân değil; bir hal değişimidir.
Sadece bir nokta değil,
Ben”den arta kalanın Allah’a sunduğu beyaz bir niyettir.

Tasavvufta mikât,
Seyr-ü Sülûk’un eşiğine benzer.
Müridin nefsinden soyunduğu,
Dünyayı sırtından indirdiği,
İçindeki karanlıkları aydınlatmak için
hakikat yurduna ilk adım attığı noktadır.

Tıpkı İhram gibi…
Ne renk kalır orada, ne sınıf…
Ne isim, ne şekil…
Sadece bir hiçlik libası giyilir.
İnsan, Yaradan’a doğru yürümek için
dünyadan soyunur,
Ahirete saf bir beden gibi girer.

Mikât, içsel bir veda törenidir.
Ona ulaşan kul, arkada ne bıraktığının değil,
Kime yürüdüğünün bilinciyle doludur.
Ve o an, kalpte bir nida yükselir:
“Lebbeyk Allahümme Lebbeyk!”

Bu nida, yalnızca dille değil,
Varlıkla edilen bir duadır.
Kalbin içindeki karanlık odaların açıldığı,
Her eşyanın yerini Allah’a bıraktığı,
Benliğin yere serildiği bir secde gibidir:
“Mikât”


Mikât’ta Durmak: Sıfırlanmanın Hâli

O noktada dünya arkada kalır
Ama sesleri hâlâ kulağındadır.
Nefs, son bir kez fısıldar kulağa:

“Dön geri...”

Ama gönül şöyle der:

“Ben artık Sahibime gidiyorum.”

İhram sadece bir giysi değildir.
Kalbin kuşandığı bir yemin,
Ruhun örttüğü bir şehadet olur.
Artık bir kimliğin yoktur.
Sadece bir kimliğin vardır:

Abdullah – Allah’ın Kulu.

Ve Mikât, işte bu kulluğun yeniden doğduğu yerdedir.


Her Ruhun Mikât’ı Vardır

Hayatın içinde de mikâtler vardır:

  • Bir felaket…

  • Bir veda…

  • Bir secde anı…

  • Bir uyanış…

Hepsi seni bir sınırın kıyısına getirir.
Ve orada senden bir şey istenir:

Bırak…

Bırak ki geçebilesin,
Bırak ki hakikati taşıyabilesin,
Bırak ki Allah seni kendine alabilsin.


Son Söz

Mikât, sadece ihrama girilen bir coğrafya değil;
İnsanın Rabbine dönerken geçtiği ruhsal bir kapıdır.
Her kulun içinde saklı bir Mikât’ı vardır.
Ve her Hac ve Umre yolculuğu,
bir iç (ruhsal) Mikât’in fark edilmesidir.

Beden Mekke’ye yürürken,
Kalp Arş-ı Âlâ’ya doğru niyetlenir.
Ve işte o niyetin başladığı yer:

MİKÂT’tir.

Dr. Özer Akpınar
Araştırmacı – Tarihçi

Son güncelleme: 30.06.2025

Diğer Başlıklar