Efendimizi Selamlama Adabı
Efendimizi Selamlama Adabı
“Bismillâhirrahmânirrahîm”
Medine ufkunda, Ravza’nın gül kokulu sabahında, gönül ellerini edeple bağlamalı…
Çünkü O’nu (S.A.V.) selamlamak, yalnızca dudaklardan dökülen kelimeler değil; kalbin en derin yerinden açan bir teslimiyet çiçeğidir.
Edebin Kapısından Girmek
Efendimiz’in (S.A.V.) huzuruna önce niyetin berraklığıyla varılır. Selam, kibirden arınmış, nefsin tozundan temizlenmiş bir kalbin dili olmalıdır.
Kapıya vardığında bil ki orası taş duvarlardan ibaret değildir; orası, Ashâb’ın gözyaşlarının ıslattığı, Cebrâil’in gölgesine aldığı mukaddes bir mekândır.
Selamın Manası
“Esselâmü aleyke yâ Resûlallâh...”
Bu cümle yalnızca bir hitap değil, ruhun Efendisine biatıdır.
Böyle bir selam zamanı aşar, Medine’deki o kutlu mekâna uzanır ve asırlar öncesinin nurlu huzuruna düşer.
O’nu selamlamak, sanki Uhud’da can veren şehitlerin safına katılmak, Bedir’in duasında “Yâ Rab! Onları yalnız bırakma” niyazına ortak olmaktır.
Kalbin Duruşu
Selam verirken gözler hürmetin perdesini indirir; kalp ise muhabbetin kapılarını ardına kadar açar.
Dudaklar kelimeleri söyler ama asıl konuşan kalptir.
O’na hürmet, yalnızca huzurunda değil, hayatın her alanında, sünnetin gölgesinde yaşamaktır.
Huzurun Sessizliği
Efendimiz’in (S.A.V.) huzurunda ses yükselmez.
Ashâb, O’nun huzurunda kısık sesle konuşmayı imanlarının bir parçası sayardı.
Zira yüksek ses, hürmetten uzak bir dalga gibi muhabbet denizini bulandırır.
Bazen selam sessizlikte saklıdır; bazen gözlerden akan yaş, bin kelimeden daha berrak bir selamdır.
Selamdan Sonra
Efendimiz’i (S.A.V.) selamlamak orada bitmez; aksine başlar.
O’nun yolunu izlemek, ahlâkını kuşanmak, emanetini taşımak…
Selamın en büyük tamamlayıcısı, sünnetin izinde yaşanan bir ömürdür.
Ey Gönül!
Bil ki O’nu (S.A.V.) selamlamak yalnızca Ravza’nın yeşil kubbesi altında değil;
her seher vaktinde, her ezan sedasında, her iyilik adımında mümkündür.
Ve unutma ki O’na (S.A.V.) edilen selam, Allah katında makbul bir dua gibi kabul edilir.
Çünkü Rabbimiz buyurur:
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ederler.
Ey iman edenler! Siz de O’na salât edin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzâb, 56)
— Özer Akpınar
Araştırmacı-Tarihçi
Diğer Başlıklar